Herkese Merhabalar
Malum, Oda seçimleri yaklaştı. Oda’nın duyarlı ve YMM mesleğinin geleceğine ilişkin endişe ve kaygı taşıyan biri olarak; özellikle yönetime aday olan meslektaşlarımın da dikkatine sunarak, düşüncelerimin, kayda geçmesi için, sizinle paylaşmak isterim.
Öncelikle, yazdıklarımı;” her platformda mesleki sorumluluğun yerine getirilmesi gerektiğine inanan bir arkadaşınızın düşünceleri” olarak değerlendirmenizi rica ediyorum. Bilmeyenler için söyleyeyim; vergi müfettişliğinden (vergi denetmeni) 2007 yılında emekli oldum ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olmam nedeniyle Oda sınavına girmeden 2008 yılında YMM olarak meslek hayatına başladım. YMM mesleğinin kuruluşundan bu güne , tüm aşamalarını yakından takip etmiş biri olarak ,mesleğin özellikle son 5-10 yılda önemli bir zemin kaybı olduğunu gördüm ve bu süre içinde her platformda genel kurul dahil- ; bu mesleğin gerçekle bağını koparmayan yeni bir” hikaye” ye ihtiyacı olduğunu dile getirdim ve anladım ki; bu hikayenin yazılamayışındaki en büyük engelin; YMM oda yönetimlerinin belirlenmesinde; Maliye Bakanlığı’nın eski vergi denetim birimlerindeki farklı bürokratik kökenden gelen YMM’ler ile SMMM kökenli YMM’ler arasındaki ayrımı temel alan yönetim anlayışının geçerli olmasından kaynaklandığını dile getirdim.
Dünyada benzeri olmayan Türkiye’ye özgü YMM mesleğinin sürdürülmesinin başlangıç aşamasında, eleştirdiğim bu yöntemin uygulanma zorunluluğu savunulabilirse de; ilerleyen süreçte bu yönetim anlayışının mesleğin sorunlarının çözümümdeki en büyük engele dönüştüğünü düşünüyorum. Uzun yıllar sivil toplum örgütlenmelerinde - yöneticilik dahil-çalışmışlığımın kazandırdığı deneyimlere dayanarak belirtmeliyim ki; bir sivil toplum örgüt yönetiminin oluşturulmasının hukuksal kurallarını yasalar, tüzük ve yönetmelikler belirler. Yönetimlerde görev alacak kişilerin seçimi ise o örgütün oy hakkı bulunan üyelerinin ve faaliyet konularından etkilenen çevrelerin (kamuoyunun) özgür ve yaratıcı düşüncelerinin eyleme dönüşmesiyle gerçekleşir. Yaşamın dinamiğinden Önyargılarla oluşmuş ve doğası gereği işlevini yitirmesi kaçınılmaz olan bir yönetim yapısının öncelikle o sivil toplum kuruluşunun etkinliğini önleyeceği açıktır. Olması gereken yönetime aday olan kişi ya da kişilerin uyumlu çalışacağı ekipleri oluşturarak belirlediği çalışma konuları ile üyelerin önüne çıkması; sorunları hangi yaklaşım ve yöntemle çözeceği güvencesini vererek üyelerden oy istemesidir. Bu yöntemle belirlenen yönetimin de yaptıklarından ya da yapamadıklarından sorumlu tutulması, zamanı geldiğinde hesap sorulmasıdır. Bu durum, sivil toplum kuruluşunun, yılların yorgunluğu içinde hantallaşmış bir kamu kurumuna dönüşmesini de önleyecektir. Aksi halde farklı gruplarca önceden belirlenmiş, adeta zorunlu bir yönetim kurulu oluşturan üyelerden verimli ve başarılı olmalarını beklemek de gerçekçi olmayacaktır. Önümüzde süreçte İYMM odasının seçimleri bulunmaktadır.
Bu seçimlere yönelik olarak yukarıda eleştirdiğimiz seçim yönteminin doğurduğu sakıncalar söz konusudur. Anlaşılması ve savunulmasının mümkün olmayan bir yaklaşımla Maliye’nin yasal olarak var olmayan dört ayrı ünvana sahip vergi denetim elemanlarından oluşan grupların, köken ayrımına göre aday belirleme çalışmalarına başladıklarını izlemekteyiz.
Özetle, kamu yönetiminde yıllarca varlığını sürdüren ve sakıncaları görülerek ortadan kaldırılan bir yapılanmanın YMM odaları bünyesinde yaşatılmasının, mesleki “nostalji” sayılamayacak sonuçları olduğunun anlaşılması, YMM mesleğinin gelişen koşullara göre kendini yenilemesi bakımından büyük önem taşımaktadır. 22.04.22
Sevgi ve saygılarımla.
YMM Ayten ASLAN BERİK
Comments